OKUL TOPLANTISINA ÇAĞRILDIM

Geçen gün küçük kızımın okulundan çağırdılar. Geçen ay yine gitmiştim. Konu kızımın akademik gelişimiydi. 2016 yılı itibarıyla üçüncü sınıf öğrencisi ve henüz oyun çağında, daima mutlu olan, olayların iyi tarafından gören sekiz yaşını dolduracak olan bir çocuk. Okulda son iki yıldır  yaşadıklarını başka bir yetişkin veya çocuk yaşasaydı inanın depresyonun dibine vururdu. Dikkatini uzun süre aynı yerde tutmakta zorlanıyor. Dikkatini verdiğinde zihni çok hızlı çalışıyor ve ödevlerini dikkatlice yapıyor. Okula uyumlu ve her gün kendini geliştiriyor. Diğer arkadaşlarına göre bazen yavaş bazen hızlı ama ilerliyor geriye gidiş yok. Ödev sorumluluğu var. Şimdi bu profildeki çocuk için gelmişler akademik başarı diyorlar.

Dört öğretmen kısa zaman dilimi içinde bilgileri paylaşmak için oturduk.

Dördüncü sınıfta not sistemine geçileceğinden, kızımın bilgilerinin yeterli olmayacağından, arkadaşlarının onunla alay edebileceğinden, bundan dolayı kızımın kendini kapatacağından  duyduğu  endişeyi bana rehber öğretmen aktardı. Nasıl çalışılması gerektiğini aktardılar.

Sınıf öğretmeni hafta sonu ödevinin ilk defa mükemmel olduğunu söyledi.

İngilizce öğretmeni ilerlediğini ama ödevleri uyduruk yaptığını söyledi.

Zıtlığa bakın. Bunları yapan aynı çocuk değil mi? Peki neden?

Onlara  cevabım özetle şu oldu:

Bu okuldan İngilizceyi öğrenmeden mezun olan yok. Öyle ya da böyle bir şekilde öğreniyorsunuz. Ödevlerinizi ben bile bazen anlamakta zorlanıyorum. Kızım da anlamadığı veya canı istemediğinde uyduruyor. Neye direndiğini siz bulacaksınız çünkü evde benim yönlendirmemi istemiyor. Ben de annelik ilişkimi bozmak istemiyorum. Direnç noktasını ve kırılma yerini siz bulacaksınız ama kızımı dilden soğutmadan.

Akademik başarısızlık korkusunu siz yaşıyorsunuz kızım değil. Korktuğumuz başımıza gelir. O,  bu hayatta başına gelen olaylardan dolayı deneyim kazanıyor ve öyle anlıyor önceki uyarıları pek algılamıyor. Kötü not alırsa, arkadaşları alay ederse o zaman ne olduğunu anlayacak ve davranışlarını belirleyecek. Üzülecekse de üzülecek. Bunu engelleyemeyiz. Daha not kavramı bile yok. Geçen gün deneme sınavından kırk altı almış. Sordum yüz üzerinden mi elli üzerinden mi diye. Şaşkın şaşkın yüzüme baktı. Bunu anlamayan çocuktan akademik başarı bekliyorsunuz. O yapabildiği için mutluydu. Bu dedikleriniz seneye dört -beş özel dersle çözülecek şeyler. Bırakın yetmiş seksen alsın. Bu da yetmezse yedi sekizinci sınıfta zaten kafasına vurula vurula öğrenecek. Bakış açılarınızı değiştirin lütfen her öğrenci aynı değildir. Bunlar bizden farklı çocuklar. Daha akıllı, daha özgür, daha ne istediğini bilen kişiler. Bu kadar daha iyi öğretmen olmak için hala eğitimler alıyorsunuz. Bizim zamanımızda yoktu böyle bir şeyler o yüzden bunu benden daha iyi yaparsınız. Ben ilk kızımda bu kadar çok okula çağrılmadım. Rehber öğretmeni bir veya iki defa gördüm. Rahat olun her şeyi zamanı gelince hallederiz. Sonuçta bu çocuk çaba gösteriyor, hatalarını fark ediyor ve ilerliyor.”

Buna benzer bir kaç cümleyle daha derdimi anlattım. Klasik öğretmen veli görüşmesinden farklı oldu. Ne sizlerin ne anladığını, ne de öğretmenlerin ne anladığını bilemem ama bir ara bana  hepsi sanki kendi bakış açılarını sorguluyorlarmış gibi geldi. Mutlu oldum ama toplantının sonunda rehber öğretmen yine de endişelerini dile getirmekten kendini alamayınca pıss diye söner gibi oldum.

Bu olaydan ben sadece kendimin ne anladığımı bilebilirim.

1-İnsanlar kendileri istemediği sürece değişim yaratamazlar ve algılarının yönünü değiştiremezler.

2- Ne anlatırsanız anlatın,karşıdakinin anladığı, kendi korkuları ve bakış açısı doğrultusu kadardır.

3- Ben kızlarımı tanıyorum ve onlara güveniyorum. Gelecekleri ne olacak endişesi taşımıyorum. Daha sakin olmuşum.

4- Yarının endişesini taşıyarak, şimdinin güzelliğini bozacak davranışlardan, düşüncelerden uzaklaşmayı öğrenmeye ve uygulamaya başlayabildiğimi gördüm.

5- Her okul çocuğa göre eğitimi düzenlemiyor. Eğitimi çocuğa kopyalamaya çalışıyor. Çocuktaki kağıdın boyuna, rengine, hamuruna bakmadan. İlkokul çocuğunu ailesinin ve öğretmeninin tanıyıp, ona göre davranması, çocuğun ileriki yaşlardaki eğitim sürecini gerçekten etkiliyor.

6-Bugünkü bana bakarak, ilk kızımı birinci sınıfta ne kadar hırpalamış olduğumu daha iyi anladım. Minik zihnine ve bedenine o kadar korkular ekmişim ki  şimdi bazı olaylarda verdiği tepkilerde o tohumların büyüdüğünü ve onu da beni de sıktığını anlıyorum.

7- Hangi okul, hangi öğreti olursa olsun, öğretmen önemli. Buna hayat okulu dahil.

 

Yollarımızda keyifle yürümemiz dileği ile…

Sevgilerimle

 

 

 

Bu yazı Yaşamın İçinden kategorisine gönderilmiş ve , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir